El Kitabı

Mültecileri Anlamak, Mültecileri Anlatmak

Mülteciler ile ilgili farklı birçok kaynak ve tartışmada vurgulanan ilk nokta insanların hareketliliğinin insanlık tarihi kadar eski olduğudur. Mülteciler ile bugün tartışılagelen konular ve kavramlar yeni boyutlar kazansa da çok daha geniş ve tarihsel bir temele dayanmaktadır. İnsanların göçü sadece bugüne ilişkin bir kavram olmamakla beraber belki de hiç olmadığı kadar medya ve yeni iletişim teknolojileri sayesinde görünürlüğü ve üzerine tartışılırlığı çok daha artmış bir kavramdır.

Mülteciler üzerine çok farklı ve boyutlu tartışmaların olması olumsuz bir durum değildir. Mülteciler adına medyanın gündem belirlemesi ve kamuoyunun şekillenmesi anlamında sahip olduğu rol son derece kıymetlidir. Burada önemli olan medyanın mültecilere ilişkin tartışmaların yer aldığı bir platform olarak kavramların bulanıklaşması durumunda yarardan çok zarar üretebileceği gerçeğidir. Herkesin üzerine rahatça söz söyleyebileceği bir alan haline gelmesiyle beraber medyanın mülteciler adına sorumluluğu ve beraberinde uzmanlaşabilmesi de çok daha önemli hale gelmiştir.

Mülteciler ile ilgili tartışmalar soyutlaşmaya başlayan bir ‘mülteci’ kelimesinden ya da arzulanmasa da onun sıfatlaşmasından ibaret değildir. Mülteciler tüm zorlukların ve kötülüklerin içinden çıkmış insanlardır. Evet, insanlardır. Bunu ısrarla vurgulamak gerekir. Medyanın görevi insanın değerini tanımak ve korumaktır. Bu yüzden de mültecileri tanımak, anlamak ve onları anlatmaya çalışmak mülteciliği anlatmanın yanında insanlığı da anlatmaktır.

Medyanın mültecilerin varlığını ve iyilik içinde olabilmeleri konusundaki her türlü girişim ile çabayı desteklemesi mesleki bir sorumluluğun ötesinde etik, ahlaki ve insani bir sorumluluktur.