Dünya Bankası ve IMF Yıllık Toplantıları

ILO, düşük gelirli haneler için evrensel sosyal koruma ve ücret desteği çağrısı yaptı

Uluslararası Para ve Maliye Komitesi’ne (IMFC) yönelik demecinde ILO Genel Direktörü Gilbert F. Houngbo, asgari ücret ve sosyal güvenlik yardımlarını artırmak suretiyle düşük gelirli haneleri desteklemek gerektiğini vurguladı.

Açıklama | Washington D.C. | 14 Ekim 2022 Cuma

Özet

COVID-19 küresel salgını, milyonlarca insanın ölümüne yol açmasının yanı sıra, dünyanın her köşesinde iş ve geçim kaynaklarında eşi benzeri görülmemiş kayıplara ve gelir güvensizliğinin artmasına yol açtı. Ukrayna savaşının sonuçları, küresel gıda ve enerji sistemlerinin kırılganlıklarını açığa vurdu ve dünyada hayat pahalılığı krizini tetikledi. Bu krizler, iklim krizinin hızlanması ve ekonomiler ve toplumlar üzerinde olumsuz etkileri bağlamında ortaya çıktı. Artan borç yükü ve daralan mali alan kıskacında kalan birçok ülke şu anda çok daha zorlu politika ortamıyla karşı karşıyadır.

Bu bağlamda, aşağıdaki politika önlemleri önceliklendirilmelidir:
  • En kırılgan kesimlerin satınalma gücünü muhafaza etmek için evrensel sosyal koruma zorunludur. Bu nedenle, yardımları yeterli düzeye yükseltmek gerektikçe, sosyal yardım ve diğer sosyal koruma yardımlarını enflasyona uyarlamak önemlidir. Sosyal korumaya yatırımları çok yetersiz düzeyde olan düşük gelirli ülkeler başta olmak üzere, mali ve ekonomik kapasitesi yetersiz olan ülkelerde ilerlemeyi hızlı biçimde gerçekleştirebilmek için uyumlu uluslararası destek kritik önem taşıyor.
  • Yaşadığımız hayat pahalılığı krizinde düşük gelirli hanelerin yaşam standartlarında önemli iyileştirme sağlamaya yetecek biçimde, asgari ücret uyarlamaları gereklidir. Nominal ücretler enflasyonun gerisinde kaldığından, birçok ülkede, ücret-fiyat sarmalı yaratma korkusu olmaksızın ücretleri artırma alanı vardır.
  • Yüksek düzeyde seyreden ve gittikçe artan borç altındaki kırılgan ekonomiler için desteklerin artırılması, şu an yaşanan gittikçe sıkılaşan para politikası ve yükselen faiz oranları bağlamında acilen gereklidir.
  • BM Adil Geçiş için Küresel İstihdam ve Sosyal Koruma Hızlandırıcısı, üretken istihdam ve yeterli sosyal koruma sistemlerine yatırım yapılması için sağlam ve etkili destek sağlamayı hedefliyor. Hızlandırıcı vasıtasıyla güçbirliği yapılması, salt krizlere tepki gösterme durumundan, krizleri proaktif olarak öngörme ve devam eden çevresel, sosyal ve ekonomik geçişlerin yönetilmesine geçiş yapmayı sağlayacaktır.
  • Küresel üretimde çalışma haklarına saygı gösterilmesi, sürdürülebilir işletmelerin desteklenmesi ve daha iyi çalışma koşulları oluşturulması, ekonomik kalkınma ve yoksulluğu azaltmada katalizör etkisi yaratabilir ve ülkeler arasında gelir eşitsizliğinin azaltılmasına katkıda bulunabilir.
  • Birbiriyle ilişkili ve birbirlerini besleyen krizleri aşmak için kolektif çaba zorunludur; bu aynı zamanda, sürdürülebilirliğe ulaşmayı ve ülkeler içinde ve arasında bu türden çabaları eşit biçimde paylaşmayı sağlayacak geniş kapsamlı dönüşümleri de destekleyecektir.

Hayat pahalılığı krizi

Küresel büyümenin hızı zayıf seyrediyor ve küresel büyümenin 2022’nin ikinci yarısında yavaş seyredeceği, 2023’te1  ise daha da yavaşlayacağı tahmin ediliyor; işte bu koşullarda ILO, dünya genelinde çalışma saatlerinin 2022 yılında, küresel salgın öncesi düzeyin önemli ölçüde altında kalacağını öngörüyor.

Ülkelerin birçoğunda enflasyonist baskılar gıda ve enerji piyasalarının ötesine yayılıyor. Enflasyon hedeflerinin beklenenden daha büyük sapmayla kaçırılması, para politikasının daha yaygın biçimde sıkılaşmasına yol açıyor, ki bu da küresel büyümeyi yavaşlatan temel faktörlerden biridir. OECD’ye2  göre, bu türden önlemlere rağmen, 2023 yılında enflasyon hemen hemen her yerde merkez bankası hedefinin çok üzerinde kalacak.

Önemli ölçüde yüksek fiyatlar ve ekonomik toparlanmada beklenen keskin yavaşlama, hayat pahalılığı krizini körüklüyor ve halihazır istihdam sorunlarını daha da kötüye götürüyor. Aslında, hayat pahalılığı krizi, birçok ülkede en ağır darbeyi düşük gelirli gruplara vuran COVID-19 krizi esnasında işçiler ve ailelerinin toplam ücretlerinde önemli ölçüde kayıpların üzerine ek olarak yaşanıyor.

2022’ye ilişkin kanıtlar, artan enflasyonun, reel ücret artışının birçok ülkede negatif rakamlara dönüştüğünü, orta sınıfın satınalma gücünü azalttığını ve düşük gelirli gruplara özellikle büyük darbe vurduğunu gösteriyor.3  Dünyanın her yerinde düşük ücretli işçiler ve ailelerinin gelir ve satınalma gücünün korunması için yaygın biçimde kullanılan bir enstrüman olan asgari ücretler, bazı ülkelerde -ortalama Tüketici Fiyat Endeksi’yle karşılaştırıldığında dahi- reel olarak azaldı.4 

Yeterli politika önlemlerinin olmadığı durumda, yakın gelecekte işçiler ve ailelerinin reel gelirlerinde keskin bir aşınma ve eşitsizliklerde artış beklenebilir. Azalan satınalma gücü aynı zamanda azalan talep demektir ve işletmeleri sıkıntıya sokar. Zaten birçok işletme, kendi tedarik zincirlerindeki aksamaların neden olduğu ek zorluklarla boğuşuyor. Bu durumun ekonomik büyüme açısından domino etkileri var ve ekonomik toparlanmayı tehdit ediyor. Küresel salgınla geçen iki yılın ardından, artan faiz oranları ve değer kaybeden para birimleri nedeniyle, birçok ülkenin -özellikle de düşük gelirli ülkelerin- kendi halkları üzerindeki bu ek darbeleri hafifletecek mali alanı oldukça sınırlıdır, bu da muhtemelen sosyal huzursuzlukları körükleyecektir.

Tüm bunlar, hayat pahalılığı krizinin çözümlenmesi için acil küresel eylem ve ilave kaynaklar gerektiriyor.

İhtiyaç duyulan politika önlemleri

Maliye politikası ve sosyal koruma

Yüksek enflasyonist baskıları artırmayacak biçimde tasarlanan maliye politikası, kırılganlıkları ele almalı, yaşam standartlarını ve işletmeleri koruyacak düzenekleri yeniden inşa etmelidir.

Sosyal yardım ve diğer sosyal koruma yardımlarının enflasyona uyarlanması, en kırılgan kesimlerin satınalma gücünü korumanın yollarından biridir. ILO’nun dünyada sosyal koruma yardımlarını uyarlamak kurallarına ilişkin yaptığı son analizlere göre, haklarında bilgiye erişilebilen sosyal koruma programlarının yarıdan fazlasının, yardımları enflasyona veya reel ücretlere veya her ikisine birden uyarlamaya ilişkin belirli kuralı yoktur. Yani, bu programlardaki yardımların reel değeri, enflasyon ile başabaş gidemiyor. Bu nedenle, uyarlama kurallarına sahip olmayan ülkelerde, 1952 tarihli ve 102 sayılı Sosyal Güvenlik (Asgari Standartlar) Sözleşmesi’ne uygun olarak, yardımların yeterli düzeye yükseltilmesini sağlayacak biçimde uyarlamanın hemen yapılması ve mevcut programlarda bu türden kuralların yer almasını sağlayacak sürecin başlatılması önemlidir. Bu türden önlemler, enflasyonun en kırılgan kesimler üzerindeki etkisini hafifletebilir, onları yoksulluk ve açlığa karşı koruyabilir.

En kırılgan kesimlerin satınalma gücünü muhafaza etmek için evrensel sosyal koruma zorunludur. Sosyal korumaya yatırımları çok yetersiz düzeyde olan düşük gelirli ülkeler başta olmak üzere, mali ve ekonomik kapasitesi yetersiz olan ülkelerde ilerlemeyi hızlı biçimde gerçekleştirebilmek için uyumlu uluslararası destek kritik önem taşıyor.

Hayat pahalılığı krizinin haneler üzerindeki etkisini hafifletebilecek ve mevcut sosyal koruma sistemlerinin sağladığı korumayı tamamlayacak ek politikalar, örneğin düşük gelirli hanelerin enerji fiyatlarındaki artışla baş edebilmesine yardım etmek üzere verilen enerji kuponları gibi, belirli kesimleri hedefleyen geçici önlemlerden, mal ve hizmetler üzerindeki dolaylı vergilerin (genellikle geçici olarak) azaltılması gibi tüm haneler için hayat pahalılığını azaltacak daha genel önlemlere kadar uzanabilir.

En kırılgan kesimlerin satınalma gücünün korunması

Küresel salgından önce dahi, dünyada kendi ülkelerinde geçerli saatli asgari ücret veya altında kazanan 327 milyon ücretli vardı,5  diğer bir deyişle her 5 ücretlinin 1’i bu durumdaydı. Asgari ücrette yeterli uyarlama yapılması, mevcut hayat pahalılığı krizinde düşük gelirli hanelerin yaşam standartlarını önemli ölçüde iyileştirecektir. ILO üye devletlerinin yüzde 90’ında asgari ücret sistemleri vardır ve düşük ücretli işçileri, yüksek enflasyon dönemlerinde satınalma gücü kayıplarına karşı koruyabiliyor. Ancak bu mekanizmanın etkili olabilmesi için, işçiler ve ailelerinin ihtiyaçlarının yanı sıra diğer önemli ekonomik faktörleri de dikkate alarak asgari ücretlerin düzenli olarak uyarlanması gerekir. Bu uyarlama süreci, 1970 tarihli ve 131 sayılı Asgari Ücret Tespit Sözleşmesi’ne uygun olarak, tüm sosyal ortakların tam katılımıyla yürütülmeli ve kanıt temeli sosyal diyaloğu içermelidir.

Ayrıca, toplu pazarlık dahil güçlü sosyal diyalog, asgari ücretin üzerindeki ücretler bakımından enflasyonu telafi edecek ücret uyarlamalarının elde edilmesinde önemli rol oynayabilir. Birçok ülkede, ücret-fiyat sarmalı yaratma korkusu olmaksızın ücretleri artırma alanı vardır. Nominal ücretler enflasyonun gerisinde kalıyor ve ücret artışı ile işgücü verimliliği artışı arasındaki fark yüksek gelirli ülkelerde büyümeye devam ediyor; 2022’nin ilk yarısında işgücü verimliliği artarken, ücretler reel olarak azaldı.6  Bu sürecin başarısı için, işveren ve işçi pozisyonlarının yeterli biçimde değerlendirilmesi, ikili veya üçlü müzakerelerde sağlam görgül kanıtlardan yararlanılmalıdır. Yakın geçmişte, COVID-19 krizinin ücretliler için işgücü piyasası sonuçlarını nasıl etkilediğini inceleyen ilgili verilerin kullanılması, istihdam bileşiminin ücret sonuçları üzerindeki etkisinin ayrıştırılmasına [ve anlaşılmasına] yardımcı olmuş, krizin ücret yelpazesi boyunca çalışanları nasıl etkilediğinin daha doğru anlaşılmasını ve böylelikle daha iyi politika önlemlerinin tasarlanmasını sağlamıştır.

Kalıcı ağır izlerin oluşmasını önleme ve daha yeşil ekonomilere geçişi sağlamaya yönelik istihdam ve sosyal koruma stratejilerinin finanse edilmesi

Yüksek düzeyde seyreden ve gittikçe artan borç altındaki kırılgan ekonomiler için desteklerin artırılması, şu an yaşanan gittikçe sıkılaşan para politikası ve yükselen faiz oranları bağlamında acilen gereklidir. Ayrıca, bunları tamamlayacak biçimde, iklim değişikliğiyle mücadele için gerekli yeşil dönüşümü gerçekleştirecek uzun vadeli önlemlerin alınması da gerekir. Anılan önlemlerin ekonomik, sosyal ve siyasi olarak uygulanabilir olması isteniyorsa, adil geçiş gereklidir. Bu nedenledir ki, uluslararası ekonomik işbirliği gittikçe artan biçimde, CO2 emisyonlarını düşürecek dönüşümleri yaşarken kaliteli istihdam yaratmak ve sosyal koruma sistemlerini iyileştirmek için, destekleyen ülkelerin çabalarına bel bağlıyor.

Yukarıda belirtilen ivedi politika önlemlerinin ötesinde, yeşil geçişin kritik sosyal yetkinleştiricileri için entegre ulusal planlama ve finansman gereklidir. Bu amaçla, BM genelindeki çabaların bir parçası olarak, Uluslararası Çalışma Örgütü tarafından koordine edilen Adil Geçiş için Küresel İstihdam ve Sosyal Koruma Hızlandırıcısı önemli rol oynayabilir. Yeşil, dijital ve bakım ekonomileri dahil olmak üzere 400 milyon üretken istihdam fırsatının yaratılmasını, halen sosyal korumadan yararlanamayan 4 milyar insanın da sosyal koruma kapsamı altına alınmasını hedefliyor.

Küresel Hızlandırıcı, üretken istihdam ve yeterli koruma için daha fazla yatırımı -böylelikle, yurtiçi kaynakların artırılması, vergi tabanının genişletilmesi, ayrıca kalkınma işbirliği yardımları ve uluslararası desteğin daha yüksek düzeylerde seferber edilmesinin sağlanması- amacıyla Entegre Ulusal Finansman Çerçevelerini yönlendirmeyi hedefliyor. Tamamlayıcı müdahaleler ise, düşük gelirli ülkelerde kapsayıcı ve sürdürülebilir toparlanmayı desteklemek için ihtiyaç duyulan sosyal yatırımlara yönelik olarak mevcut mali akışların (hem kamu hem de özel) daha etkili kullanılması ve daha güçlü biçimde uyumlaştırılmasını hedefliyor. Böylelikle, Küresel Hızlandırıcı, çok taraflı sistemi bir araya getirme, salt krizlere tepki gösterme durumundan, krizleri proaktif olarak öngörme ve devam eden çevresel, sosyal ve ekonomik geçişlerin yönetilmesine geçiş yapmayı sağlama potansiyeline sahiptir.

Küresel Hızlandırıcı, bu türden önlemlerle, ülkelerin yeterli teknik ve mali destek almasını sağlamak amacıyla, daha yüksek politika uyumunu destekliyor. Gelişmekte olan ülkeler COVID-19 küresel salgınından toparlanma, halihazır gıda ve enerji krizleri, artan borçlar ve iklim değişikliği ile boğuştuğundan, bu ülkelere yönelik çok taraflı sistem desteğinin düzey ve uyumunu güçlendirme hedefine değerli bir katkı olacaktır.

İnsana yakışır işleri içeren sürdürülebilir küresel üretimin desteklenmesi

Arz-talep dengesizlikleri ekonomik faaliyetleri yavaşlatıyor ve fiyatları artırıyorken, COVID-19 küresel salgını ve Ukrayna savaşı, küresel ticaretin kırılganlığını ve iyi işleyen tedarik zincirlerinin önemini ortaya çıkardı. Bu krizler ayrıca, tedarik zincirlerindeki işçilerin genellikle sosyal korumadan, işlerini güvenli koşullarda yapmalarını sağlayacak yeterli korumalardan, yeterli çalışma koşullarını müzakere etmek için söz hakkından yoksun olduklarını da ortaya çıkardı.

IMF Yönetici Direktörü’nün de ifade ettiği üzere,7  yeni bir ekonomik ve sosyal doku oluşturmak için, tedarik zincirlerinde herkes için insana yakışır işlerin yaratılmasının önündeki birçok inatçı engeli ele almak gerekiyor. Ulusal ve uluslararası zorunlu ve isteğe bağlı önlemlerin akıllı bir karışımına ihtiyaç var. Bunun içinde elbette, örgütlenme hakkına saygı gösterme ve toplu pazarlık hakkının fiilen tanınması dahil çalışma yaşamında temel ilkeler ve hakların desteklenmesi, saygı gösterilmesi ve gerçekleştirilmesi, ayrıca tedarik zincirlerinde çocuk işçiliği ve zorla çalışmanın ortadan kaldırılması yer alıyor.

Emek haklarına saygı gösteren, adil ücretler ve çalışma koşullarını destekleyen, kural temelli uluslararası ticareti destekleyecek kolektif eylem ve politika uyumu, ekonomik kalkınma, sürdürülebilir işletmeler ve yoksulluğun azaltılmasında katalizör etkisi yaratabilir ve ülkeler arasında gelir eşitsizliğinin azaltılmasına katkıda bulunabilir.

Sonuç

Bu zorlu zamanlarda, inisiyatifi ele almak zorunludur. Geleceği, kalıcı barışa katkıda bulunacak daha iyi, daha adil ve daha sürdürülebilir bir dünya yaratacak biçimde şekillendirmeliyiz. Karşı karşıya olduğumuz birbiriyle ilişkili ve birbirlerini besleyen krizleri aşmak için kolektif çabalarımızı canlandırmalıyız; zorunlu olan geniş kapsamlı dönüşümleri topluca desteklemeliyiz. Ve, bu çabaların yararlarının ülkeler içinde ve arasında adil biçimde paylaşılmasını sağlamalıyız. Kalıcı barışı yalnız ve yalnız sosyal adaleti gerçekleştirerek sağlayabiliriz.

________________________
1  IMF. Dünya Ekonomik Görünümü, Güncelleme Temmuz 2022; OECD Ekonomik Görünüm, Ara Rapor Eylül 2022.
2  OECD. Ekonomik Görünüm, Ara Rapor Eylül 2022.
3  ILO. Küresel Ücret Raporu 2022/23. Yayınlanacak (28 Kasım 2022)
4  a.g.e.
5  ILO. 2020. Global Wage Report 2020-21: Wages and minimum wages in the time of COVID-19.
6  ILO. Küresel Ücret Raporu 2022/23. Yayınlanacak (28 Kasım 2022)
7  Kristalina Georgieva’s 2022 Annual Meetings Curtain Raiser Speech. Georgetown University, 6 Ekim 2022.