Blog

Tüm kadınlar çalışan kadındır

Çığır açan Pekin Kadın Konferansı’nın 25 yılında, toplumsal cinsiyet eşitliğinin var olduğu bir dünya hedefine hala ulaşılmış değil. Pekin’de ILO heyetine başkanlık eden ILO’nun ilk kadın Genel Direktör Yardımcısı Mary Chinery-Hesse, Konferans ve neler yapılması gerektiği hakkında düşüncelerini paylaşıyor.

Yorum | 01 Ekim 2020 Perşembe
Mary Chinery-Hesse, ILO’nun ilk kadın Genel Direktör Yardımcısı
Afrika’da bir deyiş vardır: “Bir kadının günü asla bitmez.” Bundan 25 yıl önce Pekin Dördüncü Dünya Kadın Konferansı’nda ILO heyetine başkanlık ederken, bu deyişin dünyanın her köşesindeki kadınlar için de geçerli olduğunu gördüm.

Orada bulunan, 189 ülkeden 30.000 temsilci için heyecanlı bir zamandı. Farklı kesimlere mensuptuk, farklı sorunlarla karşı karşıya idik, ancak hepimizin ortak bir vizyonu vardı. Bu vizyon, koşullar ne olursa olsun her yerde kadınlar için eşit haklar ve fırsat özgürlüğü çağrısı yapan Pekin Deklarasyonu ve Eylem Platformu’nda ifadesini buldu.

Delegelerin birçoğu Konferans’a çocuklarını ve bebeklerini getirmişlerdi. Bebekler “ben tam zamanlı bir işim” yazılı tişörtler giyiyordu. Çok komikti, aynı zamanda bir mesaj veriyordu.
O zamanda da şimdi de mesaj şu: Tüm kadınlar çalışan kadındır ve işlerine değer verilmelidir. Kadınlar ev işlerini, bakım işini yapıyorlar, çocuklara bakıyorlar, ancak bunların hiçbiri istatistiklere yansıtılmıyor. Ev dışındaki çalışmaları düşük ücretli ve ayrıştırılmış alanlarda oluyor. Ben iktisatçıyım. ILO’da bizler, kadınların çalışmasının nasıl hesaba katılacağını inceliyoruz çünkü hesaba katılmayana değer verilmiyor.

Bugünlerde kadınların militanca çalışması olarak gördüğümüzün şeylerin çoğu Pekin’de doğdu. Kadınlar daha yüksek sese ve açıkça konuşma cesaretine sahip oldular. Ayrıca, çıkardığımız derslerden biri de, kadınların birbirlerini desteklemesi gerektiğidir. Böylece, Deklarasyon epey heyecan yarattı.

© U.S. National Archives - Hillary Clinton Pekin, Çin’de Uluslararası Konferans Merkezi’nde Dördüncü Dünya Kadın Konferansı’nda konuşmasını yaparken.
O günden beri, kadınların durumunda iyileşme oldu. Toplumsal cinsiyet eşitliği, annelik izni, eşit fırsat alanlarında kanunlar var. Pekin’den sonra, birçok ülke kız çocuğu kavramını benimsedi, kız çocuklarının okullara gitmesini sağlayacak politikaları uygulamaya koydu. Başkanı olduğum Gana Üniversitesi’nde, erkekten fazla kadın öğrenci var.
Pekin’den sonra, kadınlar daha önceleri erkeklere ayrılan birçok alana girme cesaretine sahip oldu. Erişemeyecekleri hiçbir şey olmadığını düşünmeye teşvik edildiler. Birçok ülkede kanunlar, işyerlerinde kadınların çalışmasını daha kolay hale getirdi.

Ancak, dünyanın birçok köşesinde kanunlar bakımından ilerleme olsa da, kadınların nasıl davranması gerektiği ve toplumdaki rolünün ne olduğuna ilişkin zihniyet değişmedi. Pekin’in bir eksiği varsa, o da, tutumların değiştirilmesinden ziyade politika belirleyicilere odaklanmış olmasıdır. Toplumsal cinsiyet eşitliğine ilişkin birçok harika söz ve beyan görüyorum, ancak toplum bunlarla paralel ilerlemiyor. Kadınlar hala bakım sorumluluklarının en büyük kısmını yükleniyor. Cinsiyete dayalı ücret açığı hala mevcut.

Benim korkum, COVID-19 küresel salgınının, son 25 yılda elde ettiğimiz kazançların bir kısmını tersine çevirmesidir. İşlerin kaybedilmesinden de korkuyorum çünkü kriz, “evi geçindiren erkek sendromu”nu tetikleyebilecek, birçok kadının işini kaybetmesine yol açabilecektir.

Kalıcı değişimi nasıl başarabileceğimize daha dikkatle bakmak zorundayız. Pekin iyi bir şeydi. Değişim sürecine güç verdi, ancak değişim hızı bugüne kadar yavaş oldu. Bir şey öğrendim: Gözünü toptan ayırdığın anda, hemen geriye dönüş oluyor.

Benim büyüdüğüm dünyada kadınların söz hakkı yoktu, bunu biliyorum. İşin gerçeği şu ki, karar masasında hala yeter sayıda kadın yok. Politika belirleyiciler hala çoğunlukla erkek. Aydınlanmış erkeklerin bizim eşitlik mücadelemizi desteklemesini istemeliyiz; erkeklerin de toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesine öncülük etmelerini sağlayamazsak, kalıcı değişim hiç olmayacak.

Bkz. [Pekin’den 25 yıl sonra: Eylem Platformu’nun uygulanmasına BM sisteminin sağladığı desteğin incelenmesi, 2014-2019]