“Ne Zaman Nerede Olursa Olsun Çalışma”: Yeni rapor giderek yaygınlaşan tele çalışmanın sunduğu fırsatlara ve ortaya çıkardığı güçlüklere ışık tutuyor

Yeni yayınlanan ILO-Eurofound raporu modern iletişim teknolojilerinin kullanılmasının daha iyi bir iş-yaşam dengesi kurulmasını kolaylaştırdığını, ancak çalışma yaşamı ile özel yaşam arasındaki sınırları bulanıklaştırdığını gösteriyor.

Haberler | 15 Şubat 2017 Çarşamba
Akıllı telefon, tablet, dizüstü ve masa üstü bilgisayar gibi dijital teknolojilerin işte, evde ve her yerde giderek yaygınlaşan kullanımı geleneksel çalışma modelini hızla dönüştürüyor. Bugün açıklanan yeni bir ILO-Eurofound ortak raporuna göre bu durum iş-yaşam dengesini iyileştirebileceği, işe gidiş geliş için harcanan zamanı azaltabileceği ve verimliliği artırabileceği gibi daha uzun çalışma saatleri, çalışma yoğunluğunun artması, iş ve ev yaşamına müdahale gibi kimi olumsuzluklara da yol açabilir.

“Ne zaman nerede olursa olsun çalışma: Çalışma yaşamı üzerindeki etkileri” başlıklı yeni rapor iki kuruluşun 15 ülkede gerçekleştirdiği araştırmaların bir sentezini sunmaktadır. Araştırmanın gerçekleştirildiği ülkeler arasında AB üyesi on ülke (Belçika, Fransa, Finlandiya, Almanya, Macaristan, İtalya, Hollanda, İspanya, İsveç ve Birleşik Krallık) ile birlikte Arjantin, Brezilya, Hindistan, Japonya ve ABD yer almaktadır. Araştırma, işverenin tesisleri dışında çalışırken yeni teknolojiler kullanan çeşitli çalışan tipleri belirlemektedir: Düzenli evlerinde iş yapan tele çalışanlar, zaman zaman tele çalışma içinde yer alanlar ve ICT-mobil işler (T/ICTM)* .

Raporda T/ICTM çalışmanın bir dizi olumlu sonucuna işaret edilmektedir. Bunların arasında iş zamanında daha fazla bağımsız olunmasıyla çalışmanın daha esnek biçimlerde düzenlenebilmesi, işe gidiş geliş için harcanan zamanın azalması sayesinde iş-yaşam dengesinin daha iyi kurulması ve verimlilik artışı yer almaktadır. Rapor bunların yanı sıra daha uzun saatler çalışma ve ücretli işle kişisel yaşamın birbirine girmesi gibi, aşırı strese yol açabilecek çeşitli olumsuzluklar da tespit etmektedir. Raporda, evlerinde çalışıp iş-yaşam dengesini daha iyi kurabilen tele çalışanlarla sağlık ve iyi olma hali açısından daha fazla riske maruz ‘aşırı mobil’ çalışanlar arasında net ayrım çizgileri çekmektedir.

ILO’dan ve raporun yazarlarından Jon Messenger’ın rapora ilişkin görüşü şöyle: “Bu rapor, modern iletişim teknolojilerinin kullanılmasının bir yandan iş-yaşam dengesinin daha iyi kurulmasını kolaylaştırırken diğer yandan çalışılan yere ve farklı mesleklerin özelliklerine göre işle özel yaşam arasındaki sınırları bulanıklaştırdığını göstermektedir.”

Rapor, bu dengesizliğin ele alınması açısından tavsiyelerde bulunmaktadır. Örneğin, tele çalışanların diğer çalışanlarla bağlantılarını sürdürmelerine yardımcı olmak için kayıt içi yarı zamanlı tele çalışmanın yaygınlaştırılması, bu arada uzun çalışma saatleri gerektiren kayıt dışı ve tamamlayıcı nitelikte T/ICTM işlerinin sınırlandırılması gibi…

Eurofound’dan Oscar Vargas: “Modern iletişim teknolojileriyle yapılan tamamlayıcı iş konusunun ele alınması özellikle önem taşımaktadır. Örneğin evdeyken ek çalışma, ücreti ödenmeyen fazla mesai gibi görülebilir; bu arada çalışanlar üzerindeki sağlık ve diğer açılardan olumsuz etkilerden kaçınılabilmesi için asgari dinlenme sürelerine saygı gösterilmesi gerekir.”

Hâlihazırda, Avrupa Tele Çalışma Çerçeve Anlaşması ile yalnızca AB tele çalışma bağlamında dijital değişikliğe uyum sağlamaya yönelik genel bir çerçeveye sahiptir. Bununla birlikte, kayıt dışı, gelip geçici T/ICTM çalışmasında daha fazla sorun görülmesine rağmen mevcut girişimlerin çoğu evden kayıt içi tele çalışmayla ilgilidir.

Tele çalışma giderek yaygınlaşırken ücretli çalışmayla özel yaşamı birbirinden ayırmak için bağlantı dışı kalma ihtiyacı da ön plana çıkmaktadır. Fransa ve Almanya bu alanda şirket düzeyindeki düzenlemelere, mevcut ve yeni yasal düzenlemelere bakmaya başlamıştır. Bir örnek, Fransa’daki İş Yasasında son yapılan değişiklikle “bağlantı dışı kalma hakkının” (le droit à la déconnexion) tanınmasıdır. Bu eğilim gelecekte iş yaşamının başka alanlara daha az girmesini sağlayacak somut önlemlerle de sonuçlanabilir. Örneğin bunlardan biri olan dinlenme zamanlarında ve tatillerde e-posta gelişlerinin önlenmesi için bilgisayar hizmet sunucuların çalışma saatleri dışında kapatılması uygulamasına daha şimdiden kimi şirketlerde başvurulmaktadır.

*T/ICTM durumu çalışanların yüzde 2’si ile yüzde 40’ı gibi bir alanda önemli farklılıklar gösterirken bu durum ayrıca ülkeye, mesleğe, sektöre ve çalışanların bu tür işler yapma sıklığına da bağlıdır. EU-28 alındığında ortalama olarak çalışanların yaklaşık yüzde 17’si T/ICTM kapsamındadır. Ülkelerin çoğunda daha yüksek oranlarda çalışan düzenli olmasa bile zaman zaman T/ICTM kapsamında yer almaktadır.