Standart dışı işlerin kalitesinin artırılması için düzenleyici reformlar gerekiyor

Yeni ILO raporuna göre standart dışı istihdam biçimleri çoğu durumda insana yakışır iş açıklarıyla ilişkili

Haberler | 15 Kasım 2016 Salı
© Núcleo Editorial
Yeni yayınlanan ILO raporuna göre standart dışı işlerde kalitenin artırılması için düzenleyici reformlara ve diğer politikalara gerek var.

Dünyada standart dışı istihdam: güçlüklerin kavranması, olasılıkların şekillendirilmesi başlığını taşıyan rapor standart dışı işlerde kalitenin artırılması için ihtiyaç duyulan politikalara ışık tutuyor. Raporda belirtildiğine göre standart dışı istihdam biçimlerinde (SDİB) küresel ölçekte bir yaygınlaşma vardır. Geçici çalışma, yarı zamanlı işler, bir kurum aracılığıyla geçici iş ve taşeron çalışma, bağımlı kendi hesabına çalışma ve gizli işsizlik ilişkileri bu kapsamda gözlenen örnekler arasındadır.

ILO Politikalar Bölümü Genel Direktör Yardımcısı Deborah Greenfield durumu şöyle özetlemektedir: “Standart dışı istihdam biçimleri yeni değildir; ancak bugün bunlar işgücü piyasalarının çok daha yaygın görülen özellikleri haline gelmiştir. Bir şeyin sağlanması gerekiyor: Tüm işler çalışanlara yeterli ve istikrarlı kazanç, mesleki tehlikelere karşı korunma, sosyal güvenlik, örgütlenme ve toplu pazarlık hakkı sağlamalı, ayrıca çalışanlar işverenlerinin kimliğini bilmelidir.”

Standart dışı işler işgücü piyasasına erişim sağlayabilmektedir. Ayrıca bu tür işlerin çalışanlara ve işverenlere belirli bir esneklik sağlayabildiği de bir gerçektir; bununla birlikte rapor SDİB’nin çoğu kez çalışanlar açısından daha fazla güvencesizlik anlamına gelebildiği uyarında bulunmaktadır. SDİB’nin yaygın olduğu ülkelerde işçiler standart dışı işlerle işsizlik arasında gelgit yaşama riskine maruzdur. Geçici işlerde çalışanlar, benzer işler yapan standart işçilere göre yüzde 30 daha az ücret alabilmektedir.

Kimi durumlarda, özellikle sözleşmelerdeki düzenlemelerin istihdam ilişkisini bulanıklaştırdığı örneklerde işçilerin çalışma yaşamındaki temel haklarından, sosyal güvenlikten ve iş üzerinde eğitim gibi haklardan yararlanamadıkları görülmektedir. Dahası SDİB kapsamında çalışanlar arasında iş nedeniyle yaralanma durumları da daha fazla görülmektedir.

SDİB iş yaşamında önemli ve ağırlığı kestirilemeyen sonuçlara da yol açabilir. Raporu hazırlayan birimin başkanı Philippe Marcadent bu konuda şöyle diyor: “SDİB’nin kısa dönemde maliyet ve esneklik açısından getireceği yararlar daha uzun dönemdeki verimlilik düşüşleriyle yitirilebilir. Eldeki kanıtlar, SDİB’ye daha fazla başvuran firmaların gerek geçici gerekse daimi çalışanları için eğitime, bu arada verimliliği artırıcı teknolojilere ve yeniliklere daha az yatırım yapma eğiliminde olduklarını göstermektedir.”

“SDİB’ye yaygın biçimde başvurulması, ekonomik istikrar üzerinde etkiler yaratacak şekilde işgücü piyasasındaki parçalanmışlığı pekiştirebilir ve istihdamda belirsizlikleri artırabilir. Yapılan araştırmalar geçici ve çağrı üzerine gelip çalışanların kredi ve konut gibi imkânlara daha güç erişebildiklerini, bu yüzden aile kurmada gecikmeler yaşandığını göstermektedir.”

SDİB’nin kısa dönemde maliyet ve esneklik açısından getireceği yararlar daha uzun dönemdeki verimlilik düşüşleriyle yitirilebilir."

Philippe Marcadent, ILO Uzmanı
Rapor, SDİB’deki başlıca eğilimleri belirlemektedir. Sanayileşmiş ülkelerde yarı zamanlı çalışmanın “çok kısa saatler” ya da “sıfır saatli” sözleşmeler (garantili asgari çalışma saati belirtmeyen sözleşmeler) dâhil çağrı üzerine işler gibi çeşitlilikler göstermesi gelişmekte olan ülkelerdeki gelip geçici işlerle paralellikler taşımaktadır. Birleşik Krallıkta 2015 yılı sonunda çalışanların yüzde 2,5’i sıfır saatli sözleşmelere bağlı olarak çalışmaktaydı. ABD’de ise işgücünün yüzde 10’unu, en fazla en düşük gelirlileri etkilemek üzere düzensiz ve çağrı üzerine çalışanlar oluşturmaktadır.

Bangladeş ve Hindistan’da ücretli istihdamın hemen hemen üçte ikisi gelip geçici işlerdedir; Mali ve Zimbabwe’de her üç çalışandan biri bu konumdadır. Gündelik, gelip geçici istihdamın özel bir kategori oluşturduğu Avustralya’da ise her dört çalışandan biri bu statüdedir.

Asya ülkeleri parçalı, kurum aracılığıyla, alt sözleşmeli ya da taşeron çalışmanın çeşitli biçimlerinin yaygınlaşmasına tanık olmuştur. Hindistan’da imalat sanayiinde 1970’lerin başında ihmal edilebilir düzeyde olan sözleşmeli işler (belirli bir işte geçici çalışma) 2011-2012 döneminde yüzde 34,7 düzeyine ulaşmıştır.

SDİB daha yaygınlaşmış olsa bile rapor, aynı ülkede ve sanayi kolunda bile bunun kullanımı açısından firmalar arasında önemli farklılıklar olduğuna işaret etmektedir. 150 ülkedeki özel sektör firmaları alındığında işletmelerin yarısından fazlası geçici işçi kullanmazken yüzde 7’si bu yola yoğun biçimde başvurmaktadır (işçilerinin yarısından fazlası geçici sözleşmelerle çalıştırılan işletmeler).

Rapor, standart dışı işlerde kalitenin artırılması için dört politika önerisinde bulunmaktadır:
  • Birincisi, işçilere eşit muamele sağlayacak politikalar dâhil olmak üzere düzenleme boşluklarının kapatılması: çalışanlara, sözleşme düzenlemeleri ne olursa olsun eşit davranılmalıdır; politikalar asgari saat güvencesi vermeli ve çalışma program ve saatlerinde değişkenlik sınırlandırmalıdır; istihdamda yanlış sınıflandırma durumlarına karşı yasal düzenlemeler yapılmalı ve uygulanmalıdır; istismar gibi sorunları önlemek için standart dışı istihdamın kimi biçimleri sınırlandırılmalıdır; çok tarafın parçası olduğu istihdam düzenlemelerinde taraflara yükümlülükler ve sorumluluklar getirilmelidir.
  • İkincisi, toplu sözleşme düzeni güçlendirilmelidir: sendikaların SDİB kapsamındaki işçileri temsil kapasitesinin güçlendirilmesi; toplu sözleşme kapsamının bir sektördeki ya da meslek kategorisindeki işçilerin tamamını kapsayacak şekilde genişletilmesi… Ayrıca, tüm işçiler sendika özgürlüğü ve toplu sözleşme haklarından yararlanmalıdır.
  • Üçüncüsü, asgari çalışma saatleri, kazanç ya da iş süresi gibi alanlardaki alt sınırları ortadan kaldırarak ya da düşürerek sosyal korumanın güçlendirilmesi; belirli hakları kazanmak için öngörülen prim ödeme sistemlerinin daha esnek hale getirilmesi; prim ödemelerindeki kesintilere izin verilmesi ve kazanılan hakların başka yerlere de aktarılabilmesi… Bu değişiklikler, temel düzeyde sosyal koruma öngören evrensel politikalarla takviye edilmelidir.
  • Dördüncüsü, yeni işler yaratılmasını destekleyici, işçilerin yalnızca eğitimle kalmayıp çocuk ve yaşlı bakımı gibi aile sorumluluklarını da karşılayan istihdam politikaları ve sosyal politikalar geliştirilmesi.