İşgücü göçü

Küresel işgücü göçü 5 milyon arttı

ILO’nun yeni raporundaki tahminlere göre, 2017 ile 2019 yılları uluslararası göçmen işçi sayısı 164 milyondan 169 milyona yükseldi.

Haberler | 30 Haziran 2021 Çarşamba

CENEVRE (ILO Haber) – Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) son tahminlerine göre, dünyada uluslararası göçmen işçi sayısı 2017 yılından bu yana %3 artarak 169 milyona ulaştı.

Genç göçmen işçilerin (15-24 yaş) payı da 2017 yılından bu yana yaklaşık %2 veya 3,2 milyon artarak, 2019 yılında 16,8 milyona ulaştı.

ILO Küresel Uluslararası Göçmen İşçi Tahminleri: Sonuçlar ve Metodoloji başlıklı yeni rapora göre, 2019 yılında uluslararası göçmen işçiler küresel işgücünün yaklaşık %5’ini oluşturuyor; bu da onları dünya ekonomisinin ayrılmaz bir parçası yapıyor. Yine de birçok göçmen işçi çoğunlukla geçici, kayıtdışı veya korumasız işlerde çalışıyor; güvencesizlik, işten çıkarılma ve ağırlaşan çalışma koşulları bakımından daha büyük riske maruz kalıyor. COVID-19 krizi bu kırılganlıkları özellikle kadınlar için ağırlaştırdı, çünkü kadınlar düşük ücretli ve düşük vasıflı işlerde aşırı temsil ediliyor, sosyal korumaya erişimleri sınırlı ve destek hizmetleri bakımından daha az seçeneğe sahipler.

“Küresel salgın, göçmen işçilerin güvencesiz durumunu ortaya çıkarmıştır. Onlar genellikle işten çıkarılan ilk çalışanlar oluyor, tedaviye ulaşma zorlukları yaşıyor ve çoğu kez ulusal COVID-19 politika önlemlerinden dışlanıyor” diyor ILO Çalışma Koşulları ve Eşitlik Departmanı Direktörü Manuela Tomei.

Göçmen işçilerin çoğunluğu üst gelirli ülkelerde bulunuyor

Uluslararası göçmen işçilerin üçte ikisinden fazlası, yüksek gelirli ülkelerde yoğunlaşmış durumda. Toplam 169 milyon uluslararası göçmen işçinin, 63,8 milyonu (%37,7) Avrupa ve Orta Asya’da bulunuyor. Diğer 43,3 milyonu ise (%25,6) Amerika Kıtaları’nda bulunuyor. Dolayısıyla, toplam olarak Avrupa ve Orta Asya ile Amerika Kıtaları, tüm göçmen işçilerin %63,3’ünü barındırıyor. Arap Ülkeleri ve Asya-Pasifik’in her birinde yaklaşık 24 milyon göçmen işçi bulunuyor, dolayısıyla iki bölge toplam göçmen işçi kitlesinin %28,5’unu barındırıyor. Afrika’da ise, toplamın %8,1’ini temsil eden 13,7 milyon göçmen işçi bulunuyor.

Göçmen işçilerin çoğunluğunu teşkil eden erkekler 99 milyon, kadınlar ise 70 milyon civarında.

Kadınlar, göçmen işçi olarak daha fazla sosyo-ekonomik engellerle karşılaşıyor ve iş arama dışındaki nedenlerle aile üyeleri eşliğinde daha çok göç ediyorlar. Çalışırken toplumsal cinsiyet ayrımcılığına uğrayabiliyorlar; kendilerine ait ağları bulunmuyor; bu da yabancı bir ülkede iş ve yaşam dengesi kurmalarını zorlaştırıyor.

İş aramak için göç eden gençlerin oranı artıyor

Uluslararası göçmen işçiler içinde gençlerin oranı 2017 yılında %8,3’ten 2019 yılında %10’a yükseldi. Bu artışın nedeni muhtemelen, gelişmekte olan ülkelerin çoğunda genç işsizlik oranlarının yüksek olmasıdır. Göçmen işçilerin büyük çoğunluğu (%86,5) hala esas çalışma çağındaki yetişkinlerden (25-64 yaş) oluşuyor.

Göçmen işçilerin başlıca işvereni hizmet sektörü

Birçok bölgede uluslararası göçmen işçiler işgücünün önemli bir bölümünü oluşturuyor, vardıkları ülkelerin toplumuna ve ekonomisine hayati katkılar yapıyor, sağlık hizmetleri, ulaşım, hizmetler, tarım ve gıda işleme gibi kritik sektörlerde zorunlu işlerde çalışıyorlar.

Rapora göre göçmen işçilerin %66,2’si hizmet sektöründe, %26,7’si sanayide, %7,1’i de tarımda çalışıyor. Ancak, sektörler arasında büyük bir toplumsal cinsiyet farkı mevcut: Kadın göçmen işçiler hizmet sektöründe daha yüksek oranda yer alıyor, ki bunun nedeni kısmen sağlık sektörü ve ev işçiliği dahil bakım işçilerine yönelik talebin artıyor olmasıdır. Erkek göçmen işçilerin oranı ise sanayide yüksektir.

“İşgücü göçü politikaları, ancak ve ancak, güçlü istatistiksel kanıtlara dayanırsa etkili olur. Bu rapor, sağlam yöntemler ile uyumlu ve tamamlayıcı kaynakları birleştiren güvenilir verilere dayalı olarak sağlam tahminler sunuyor” diyor ILO Baş İstatistikçi ve İstatistik Departmanı Direktörü Rafael Diez de Medina. “İşte o zaman bu politikalar, ülkelerin işgücü arz ve talebindeki değişimlere uyum sağlamalarına, yenilik ve sürdürülebilir kalkınmayı teşvik etmelerine, becerileri aktarmalarına ve yükseltmelerine yardım edebilir.”