Dünya İnsani Zirvesi 2016

Etkinlik Özeti: Suriye Mülteci Krizine Yaklaşımda İnsana Yakışır İşin Merkezi Rolü: ILO Deneyimi

Dünya İnsani Zirvesi 2016, İstanbul, Türkiye

Haberler | 19 Mayıs 2016 Perşembe
23 Mayıs 2016

Küresel mülteci krizi, Suriye’de yerlerinden olup Türkiye’ye gelenler dâhil olmak üzere geçtiğimiz yüzyılın ilk bölümünden bu yana ilk kez benzerine rastlanmamış bir düzeye ulaşmıştır. Dünya İnsani Zirvesi, mülteci krizinin ortaya çıkardığı insani ve kalkınma bağlantılı sorunlara etkili yanıt arayışlarını sürdürme açısından uluslararası topluluğa önemli bir fırsat sunmaktadır. Sorunun büyüklüğü, konuya daha yoğun uluslararası dikkat gerektirmiştir. Dünya İnsani Zirvesi’nin bu alanda sağlam taahhütlerde bulunması ve harekete geçme sorumluluğunu paylaşması önemli bir olaydır.

Türkiye’nin Suriye sınırında bulunan Harran’daki geçici yeniden yerleşim merkezine yaptığı ziyaretten yeni dönen ILO Genel Direktörü Guy Ryder, ülkeye gelen büyük mülteci kitlesinin ihtiyaçlarına yanıt verilmesindeki yardımları ve önderliği dolayısıyla Türk hükümetinden ve bu çabaları destekleyen sosyal ortaklarla sivil toplumdan övgüyle söz etmiştir. ILO, yerleşim merkezindeki ve çevresindeki çalışmaları mülteciler ve ev sahibi topluluklar için insana yakışır iş fırsatlarını yaygınlaştırarak desteklemektedir. Bu kapsamda yapılan çalışmalar arasında işgücü piyasası ve değer zinciri analizleri, işverenlerin ve yerli işçilerin tutumlarına ilişkin araştırmalar, beceri değerlendirme ve geliştirme, istihdam hizmetlerinin geliştirilmesi ve yerel ölçekte ekonomik kalkınma yer almaktadır.

Genel Direktör, gerek bu krizin gerekse diğer krizlerin etkilerinin ele alınmasının küresel ölçekte paylaşılan bir sorumluluk olması gerektiğini teyit etmiştir. Ryder, en ağır yükün, salt coğrafi konumları nedeniyle az sayıda ülkenin üzerine binmesinin doğru olmayacağını belirtmiştir. ILO, konunun, insani ihtiyaçların kalkınmaya ilişkin çözümlerle karşılanması yükümlülüğünü kabul eden küresel bir tartışma çerçevesinde ele alınmasını teşvik etmektedir. Genel Direktör, insana yakışır işin, BM’nin rolü açısından insani ve kalkınmaya ilişkin boyutlar arasında bir köprü oluşturduğunun altını çizmiştir. İş, insanın yaşamına anlam ve amaç katar ve bu başka herkes için ne kadar geçerliyse mülteciler için de o kadar geçerlidir. İnsani yardımlarla kalkınma arasındaki bağlantı noktalarının doğru kurulması önemlidir, çünkü bu bağlantının doğru kurulmasının potansiyel yararları çok büyük olabilir. Buna karşılık, bağlantıların doğru kurulamaması ilerlemeyi kuşaklar boyu olumsuz etkileyebilir.

Türkiye Cumhuriyeti Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu yaptığı konuşmada, mültecilere yardım alanında hükümetinin yaptığı çalışmalara yer verdi. Bakan Soylu Türkiye’nin uzun bir geçmişe dayanan açık kapı politikasının ülkede güçlü bir dayanışma duygusu yarattığını ve bugün bu anlayışla ülkede yaklaşık 3 milyon mültecinin konuk edildiğini hatırlattı. Ne var ki bu ahlaki zorunluluk büyük bir ekonomik maliyeti de beraberinde getirmiştir. Eğitim ve sağlık hizmetlerinin yanı sıra mesleki eğitim ve beceri geliştirme dâhil olmak üzere mültecilerin temel ihtiyaçlarının karşılanmasının getirdiği mali yükü Türkiye omuzlamaktadır. Uluslararası topluluğun bu yükün hafiflemesi için daha fazla destek sağlaması gerekmektedir. Salt insani yardımlar, mültecilerin ihtiyaçlarının ancak belirli bir bölümünü karşılayabilecektir. Bu durum karşısında Türkiye, mültecilere insana yakışır kayıtlı işlerde çalışma olanakları tanıyan Geçici Koruma ve Çalışma İzni Yönetmeliği’ni çıkarmıştır.

Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ) Başkanı Ergün Atalay böylesine yoğun bir mülteci girişinin eğitim, sağlık ve diğer kamu hizmetleri üzerinde oluşturduğu baskıya rağmen insani duyarlılık ve sorumlulukların tüm toplumda hissedildiğini belirtti. Türkiye’de işsizlik oranı yüzde 11 olmakla birlikte mültecilerin insana yakışır kayıtlı işlerde istihdamının sağlanması temel önemdedir. Atalay, düşük ücretlerin, elverişsiz ve güvensiz çalışma koşullarının ve iş haklarının tanınmamasının olumsuz sosyoekonomik sonuçları sürekli kılacağına işaret etti. Mülteci nüfusun ihtiyaçlarının karşılanması, gerek mültecilere gerekse ev sahibi topluluklara insana yakışır iş fırsatları sağlanması için daha ileri düzeyde kamu kesimi-özel kesim ortaklığı ve uluslararası destek gerekmektedir.

Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Başkan Yardımcısı Erol Kiresepi ekonomik ortamlarda ileri derecede güvensizliğin örneğin çocuk işçiliği gibi rahatsız edici sömürü biçimlerine yol açtığına işaret etti. Dolayısıyla, sömürünün önlenmesi, gerek mülteciler gerekse ülke yurttaşları için düşük ücret, iş güvencesizliği, işçi haklarının inkârı gibi olumsuzluklardan oluşan geriye sarmaldan kaçınılması için iş yasalarında reformlar dâhil işgücü piyasası çözümleri gerekmektedir. Kiresepi, mültecilerin iş gücü piyasalarına girebilmeleri açısından beceri ve dil programlarına duyulan ihtiyacı vurguladı. Çalışma izinleri düzenlemesiyle insana yakışır işlere yönelik resmi yolların açılması, insana yakışır iş fırsatlarının yaratılması, sosyal ve işyeri korumasına erişim açısından kritik önemde bir ilk adım sayılmalıdır.

Kilis Valisi Süleyman Tapsız, Suriyeli mülteci nüfusun yerli halkın sayısını aşmış olduğu kendi bölgesindeki ağır basınçtan ve güçlüklerden söz etti. Vali Tapsız, mültecilere iş yaratma ve işgücü piyasasına erişimlerini sağlamada karşılaşılan karmaşık sorunları hatırlattı. Bu arada, güçlü işgücü piyasası enformasyon sistemleri ve kamu istihdam hizmetleri işgücü sıkıntısı çekilen alanlarda mültecilerde beceri geliştirilmesine ve iş eşleştirmelerine yardımcı olmaktadır. Mesleki becerilerine ilişkin olarak Suriyelilerin profilinin çıkarılması, eğitim merkezleri kurulması, mesleki kurslar verilmesi ve girişimcilik kursları gibi alanlarda yapılan çalışmalara ILO tarafından sağlanan desteğe dikkat çeken Tapsız bu çalışmalarla işverenlerin işgücü piyasasının ihtiyaçlarını karşılayabilecek uygun adayları belirleyebildiklerine işaret etti. Vali Tapsız ayrıca Kilis’teki tekstil sanayiinin önemli sayıda mülteci istihdam edecek potansiyele sahip olduğunu, ancak bunun için sektöre ilişkin daha fazla teknik eğitim gerektiğini belirtti.

GAP Bölge Kalkınma İdaresi Sosyal İşler Koordinatörü Adalet Budak Akbaş
kadınların kamu hizmetlerine erişimini artırmanın ve kadınları daha istihdam edilebilir kılmanın önemine değindi. Bu amaca yönelik olarak, dil ve mesleki eğitim, çıraklık eğitimi sağlanmasında, kadınlar ve genç mülteciler için istihdam fırsatlarının yaygınlaştırılmasında daha fazla çaba gerekmektedir. Akbaş buradan hareketle, mültecilere yönelik Türkçe dil kursları, mesleki eğitim ve beceri geliştirme çalışmalarında ILO ile birlikte sergilenen ortak çabaların önemine işaret etti. Akbaş, girişimcilik eğitiminin de gündemde yer aldığını sözlerine ekledi.

Sonuç olarak Bakan Soylu mülteciler ve ev sahibi topluluklar için iş imkânlarını artırma çalışmalarını sürdürme taahhüdünü bir kez daha yinelerken uluslararası topluluğun insani sorumluluklarını üstlenerek insani krizlerin çözülmesi için dayanışma içinde çaba harcaması gerektiğine işaret etti.

ILO Genel Direktörü Guy Ryder toplantıyı kapatırken işgücü piyasası çözümleri bulunmasında üç taraflı katılımın önemini bir kez daha vurguladı. Ryder, Türkiye’nin deneyimiyle biriken bilgilerin diğer ülkelerde gelecekte gerekli olabilecek müdahalelere girdi sağlayabileceğini belirtti. İnsana yakışır iş fırsatlarına erişim insani ve kalkınma bağlantılı çözümler arasında etkili bir köprü oluşturmaktadır. Bu konu, uluslararası topluluk tarafından, her ikisi de Eylül 2016’da gerçekleştirilecek olan BM Göçmenlerin ve Mültecilerin Kitlesel Hareketleri Zirvesi ile küresel mülteci kriziyle ilgili ABD ev sahipliğinde toplanacak Zirve dâhil olmak üzere uluslararası platformlarda ele alınmalıdır.