Üst düzey politika toplantısında, Suriyeli mülteci krizinin ev sahibi ülkelerin işgücü piyasasında neden olduğu olumsuz etkilerin giderilmesine yönelik çağrıda bulunuldu

Haberler | 30 Temmuz 2015 Perşembe
alt text
Nadia Bseiso / ILO
Türkiye, Lübnan, Ürdün, Irak ve Mısır’dan üst düzey temsilciler, ILO çatısı altında Suriye mülteci krizinin işgücü piyasaları üzerindeki etkilerine yanıt verecek sürdürülebilir politika ve programların geliştirilmesi üzerine tecrübelerini paylaşmak amacıyla bir araya geldiler. Suriyeli mültecilere ev sahipliği yapan beş ülkenin temsilcilerini bir araya getirmek üzere ILO tarafından düzenlenen üst düzey toplantı, süregelen krizin işgücü piyasaları üzerindeki olumsuz etkilerine yanıt verme çağrısıyla, 29 Temmuz Çarşamba günü sona erdi. 

Toplantıya katılan temsilciler; Suriyeli mülteci krizinden kaynaklanan işgücü piyasası sorunlarının üstesinden gelinmesi için ev sahibi ülkelerde ekonomik üretimi ve üretkenliği destekleyecek politika ve programlar geliştirme çağrısında bulundular.

Temsilciler, Suriyeli mültecilerin acil insani ihtiyaçları bulunduğunu kabul ederken uluslararası donörlere geçim kaynakları programlarına yapılan harcamaları artırma ve çocuk işçiliği, kayıt dışı ekonomi, iş teftişi, sosyal güvence, Çalışma Bakanlıklarının kurumsal kapasitesinin artırılması ve ev sahibi topluluklarda yerel yönetişim yapılarına daha güçlü bir biçimde vurgu yapma çağrısında da bulundular.

İstanbul’da gerçekleşen ve iki gün süren toplantı Lübnan, Ürdün, Türkiye, Irak ve Mısır’dan üst düzey yetkilileri bir araya getirdi. Katılımcılar, kitlesel mülteci akınının ulusal ve yerel işgücü piyasaları üzerindeki etkilerini gözden geçirerek ev sahibi topluluklarda yanıt mekanizmaları konusundaki tecrübelerini paylaştılar ve Suriyeli mültecilerin ekonomik faaliyetlerinin kayıtlı ekonomiyle bütünleştirilmesinin düşük üretkenlik, çocuk işçiliği ve işyerinde istismar gibi olumsuz sonuçları ortadan kaldıracağı görüşünde mutabık kaldılar.

ILO’nun Arap Ülkeleri Bölge Direktörü Vekili Frank Hagemann ‘‘Uluslararası toplum, Suriyeli mülteci krizi beşinci yılına girerken salt insani yardımın işgücü piyasalarını idame ettirmek ve ev sahibi topluluklarda artan işsizliğin önüne geçmek için gerekli yanıtı vermediğini çok iyi idrak etmektedir. İşte bu yüzden, ILO, Suriyeli mülteci akını sorununu yerel işgücü piyasaları bağlamında ele almaya çalışan bütün ülkelerdeki temel aktörler arasında politika diyaloğu kurulmasını kolaylaştırmıştır.’’ ifadelerini kullandı.

UNHCR’a göre, 2015’te Temmuz ayının ortası itibariyle yaklaşık 4 milyon kayıtlı mülteci toplantıya katılan beş ülkeden birinde ikamet etmekteydi. ILO, ev sahibi ülkelerde farklı nüfus gruplarındaki yetişkin Suriyeli mülteciler arasında işgücü piyasasına katılım oranlarının kadınlarda %10 ila %20 ve erkeklerde yaklaşık %50 arasında değişmekte olduğunu tahmin etmektedir.

ILO’nun Avrupa ve Orta Asya Bölge Direktörü Yardımcısı Rie Vejs-Kjeldgaard “Suriye’ye komşu olan ülkeler çatışmalardan kaçan mültecilere ev sahipliği yaparak uluslararası yükümlülüklerini yerine getirmişlerdir. Ancak, Suriyelilerin istihdamıyla ilgili güçlükler, kayıt dışı olarak istihdam edilmelerine ve insana yakışır işin temel ilkelerinden mahrum bırakıldıkları koşulların oluşmasına neden olmuştur. Bu durum ise çalışma şartlarının kötüleşmesini ve büyük ölçekte istismarı beraberinde getirmiştir.’’ ifadesinde bulundu.

Ürdün Çalışma Bakanı Nidal Katamine ülkesinin konferans delegasyonunu yönetirken, Ürdün Çalışma Bakanlığı temsilcileri de mültecilerin yanı sıra ev sahibi toplulukların da istihdam alanındaki ihtiyaçlarına yanıt vermek üzere hazırlanan mülteci krizi müdahale planlarını sundular. Ürdün’ün başkenti Amman ve Kuzey vilayetleri Marfaq ve İrbid 629.000 kayıtlı Suriyeli mültecinin yaklaşık dörtte üçüne ev sahipliği yapmaktadır ve bu da Ürdün nüfusunun %10’unu oluşturmaktadır.

Bakan Nidal Katamine; “Söz konusu politika diyaloğu ile nihayet politik gündemde istihdam ve işgücü pazarı kritik bir sorun olarak ele alınıyor. Artık, odaklanmış stratejik uygulamalara geçmek için bu konunun ulusal düzeyde de takip edildiğini görmek istiyoruz,” dedi.

Lübnan’dan toplantıya katılan devlet yetkilileri ise işgücü piyasasında önceden de var olan kırılganlığa bağlı sorunların ve atılan adımların yanı sıra kişi başına düşen mülteci sayısının en yüksek olduğu ülke olmanın etkilerinin de altını çizdi. Bugün Lübnan, yaklaşık 1,2 milyon mülteciye ev sahipliği yapmaktadır. Bu da kendi nüfusunun yaklaşık %25’ine tekabül etmektedir.

Lübnan Sosyal İlişkiler Bakanlığı İnsani ve Uluslararası İlişkiler Danışmanı Hala el-Helou ise “Bu bölgesel diyalog, krizden en fazla etkilenen taraflar arasında deneyim alışverişine yönelik olumlu ilk adımdır. Bu alışverişin insani bir yaklaşım ve mantaliteden, gelişimsel bir yaklaşıma doğru sürdürülmesini umuyoruz; böylece ev sahibi topluluklar ve sonuç olarak mülteciler için istihdam fırsatları yaratılırken ev sahibi ülkelerde de etkili yatırım artacaktır,” dedi.

Türkiye’den katılan kamu yetkilileri de, yaklaşık 2 milyon Suriyeli vatandaşın istihdama erişimini içeren geçici koruma rejimi kapsamına alınmasına dair yürütülen çalışmalar hakkında bilgi verdiler.

Türkiye Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Çalışma Genel Müdürü Nurcan Önder, “Suriyelilerin işgücü piyasasına erişimlerinin sağlanmasına yönelik çalışmalarımız devam etmektedir. Türkiye olarak, önceliklerimiz; yerel istihdamı koruyarak Suriyelilerin istihdamının sağlanması ve kayıt dışının önlenmesidir. Bu amaca, işçi ve işveren örgütleriyle istişare içinde ve toplumsal uzlaşmayı sağlayarak ulaşmaya çalışıyoruz.” dedi.

ILO Arap Ülkeleri Bölge Ofisi Kıdemli İstihdam Uzmanı Mary Kawar ise “Mülteci krizinin işgücü piyasası üzerindeki büyük etkisi, işgücü piyasalarını stratejik olarak yönetebilmek için bütüncül yaklaşımlar gerektirmektedir. Bu da, politika yapıcılar tarafından mültecilerin emeğinin yerel düzeyde karşılaştırmalı üstünlüklerini tamamlayacak, işgücü piyasasında kriz öncesinde var olan eksikliklerini giderecek, çocuk işçiliğiyle mücadele edecek ve işyerinde istismarın önüne geçecek şekilde yönetilmesi için cesur adımlar atılmasını gerektirecektir.’’ yorumunda bulundu.