Göçmen işçiler için insana yakışır iş sağlamaya yönelik çabaları artırma çağrısı
Göçmen işçiler, dünyanın her yerinde göç veren ve göç alan toplumlara, sağlık sistemleri, bakım ekonomisi, tarım, inşaat ve sürdürülebilir gelişme için hayati öneme sahip diğer sektörlerde önemli ölçüde katkı sağlamaktadır. Göçmen işçiler, sürmekte olan COVID-19 küresel salgını boyunca, diğer insanların hayatları kurtarmaya yardım etmek için kendilerini riske atarak toplumlara temel hizmetleri sağlamaya devam etmektedir. Yabancı ülkelerde doğan ve yabancı ülkelerde eğitim almış olan doktorlar, dünyadaki tüm doktorların dörtte birinden fazlasını teşkil etmektedir.
Tüm bunlara rağmen, küresel salgın, mevcut göç yönetişim sistemlerinin eksiklerini, göçmen işçiler ve ailelerinin insan haklarını hayata geçiremediğini, göçmenleri korunmasız bıraktığını, ayrımcılık, yaftalama ve yabancı düşmanlığının daha da yerleşmesini önleyemediğini açığa çıkarmıştır.
Birleşmiş Milletler Göç Ağı, bu yılki 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nde, devletlere, aşağıdakileri gerçekleştirmek üzere işletmeler, işveren ve işçi örgütleri, göçmen işçiler ve ilgili tüm paydaşlar ile birlikte çalışma çağrısında bulunmaktadır:
Dikkat ve desteğimiz ile, en kırılgan durumda olanların acil koruma çabalarımızın merkezine alınmasını sağlamalıyız. Göçmen işçiler, hakları bakımından ve küresel kamu sağlığını korumak için COVID-19 ile mücadele ve toparlanma önlemlerine dahil edilmelidir. Bu kapsamda, hukuki göçmenlik statülerine bakılmaksızın, ulusal COVID-19 aşılama programlarına ücretsiz erişim dahil olmak üzere test, tedavi ve temel sağlık hizmetlerine eşit derece erişim yer almaktadır.
Küresel salgın ayrıca, geçici işlerde ve kayıtdışı ekonomide çalışan milyonlarcası dahil olmak üzere çok sayıda göçmen işçinin, işçi olarak korunmadığını da gözler önüne sermiştir. Göçmen işçiler işten çıkarılan ilk kişiler arasında yer almış ve çoğu zaman kendilerine ödenmesi gereken ücretlerini talep edememiş ve düzensiz göçmen statüsüne düşmüştür. Ayrıca, sosyal koruma ve ekonomik teşvik önlemleri, sağlık hizmetlerine erişim ve hastalandığında mali yardım korumasının dışında bırakılmıştır. Sonuç olarak birçok göçmen işçi, trajik biçimde, yoksulluk ve gıda güvensizliği ile karşı karşıya kalmakta ve iş, barınacak yer veya ülkelerine dönüş olanaklarından mahrum kalmakta veya zorla ülkelerine gönderilmektedir.
Küresel salgın öncesinde dahi, göç politikalarının bölünmüşlüğü ve insan ve çalışma haklarına yönelik ihlaller, birçok göçmen işçi ve ailelerinin günlük gerçekleri olmuştur. Ücret ayrımcılığı ve becerilerin tanınmaması birçoğu için halen devam etmekte, yukarı hareketliği engelleyerek eşitsizlikleri daha da kötüleştirmektedir. Kanıtlar, kadın göçmen işçilerin hala gerek göçmen gerekse ülke vatandaşı erkek işçilerden daha az kazandığını ve cinsiyete dayalı ücret açığının bazı ülkelerde yüzde 20’nin üzerinde olduğunu göstermektedir.
Geçen yıl boyunca birçok ülkenin vize uzatma, düzenli göçmen statüsüne geçirme ve işgücü hareketliliği programları vasıtasıyla göçmen işçileri korumaya yönelik olumlu adımlar atmış olması övgüyü hak etmektedir. Bu önlemler, bazı göçmen işçilerin düzensiz statüye düşmesini engellemiş ve haklarını ve onurlarını korumalarına yardımcı olmuştur. Birtakım ülkeler, göçmen işçilerin, statülerine bakılmaksızın, sağlık ve diğer temel hizmetlere erişim haklarını koruma, saygı gösterme ve gerçekleştirme görevlerini kabul etmiştir.
Birleşmiş Milletler Göç Ağı, bu olumlu ve kapsayıcı önlemleri teşvik etmekte ve devletleri, bunlardan yararlanarak, çalışma yaşamında temel ilkeler ve haklar dahil olmak üzere uluslararası hukuk, insan hakları ve çalışma standartları doğrultusunda adil, etkin, güvenli ve düzenli işgücü göç sistemleri ve yönetişimi kurmaya davet etmektedir. Bu önlemler, devletlerin, “Güvenli, Muntazam ve Düzenli Göç hakkında Küresel Sözleşme”de insana yakışır çalışma koşullarını teşvik etmek ve göçmen işçiler ve ailelerinin haklarını korumak için üstlendikleri taahhütlerin yerine getirilmesine yönelik bir adım olabilir. Bu taahhütlerin yerine getirilmesi, göç diyaloğuna, politika yapılmasına ve bu taahhütlerin uygulanması, izlenmesi ve değerlendirilmesine katkıda bulunmaları için göçmen işçileri ve başta işveren ve işçi örgütleri olmak üzere sosyal ortaklarını güçlendirecektir.
Bugün bir dönüm noktasındayız. Dünya, küresel COVID-19 krizinin ardından daha iyi yeniden inşa etmeye çalışırken, salgın sonrasındaki daha sürdürülebilir, eşit ve dayanıklı dünyada göçmen işçilere insana yakışır iş sağlama çabalarımızı iki katına çıkarmalıyız.
1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nü kutlarken, gerçek değişimlere yönelik taahhütler aracılığıyla dünyadaki 164 milyon göçmen işçiyi kutlamamızda bize katılın.
Birleşmiş Milletler Göç Ağı, “Güvenli, Muntazam ve Düzenli Göç hakkında Küresel Sözleşme”yi uygulamaları, takip etmeleri ve gözden geçirmeleri konusunda üye devletlere, sistem genelinde etkin, zamanında ve eşgüdümlü destek sağlamak için kurulmuştur. Ağ’ın görevi göç odaklı olmakla birlikte, devletler, bu tavsiyeleri, göçmenlik statülerine bakılmaksızın mülteciler ve sığınmacılar için de uygulamaya ve herkesin insan haklarını eşit biçimde korumaya davet edilmektedir.
Daha fazla bilgi için:
ILO
Adam Bowers
+41 (0)22 799 63 48
newsroom@ilo.org
BM Göç Ağı (sekreterya)
Florence Kim
+41797480395
fkim@iom.int
Tüm bunlara rağmen, küresel salgın, mevcut göç yönetişim sistemlerinin eksiklerini, göçmen işçiler ve ailelerinin insan haklarını hayata geçiremediğini, göçmenleri korunmasız bıraktığını, ayrımcılık, yaftalama ve yabancı düşmanlığının daha da yerleşmesini önleyemediğini açığa çıkarmıştır.
Birleşmiş Milletler Göç Ağı, bu yılki 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nde, devletlere, aşağıdakileri gerçekleştirmek üzere işletmeler, işveren ve işçi örgütleri, göçmen işçiler ve ilgili tüm paydaşlar ile birlikte çalışma çağrısında bulunmaktadır:
- Statülerine bakılmaksızın ve ayrımcılığa tabi tutulmaksızın, tüm göçmen işçilerin insan ve çalışma haklarına saygı göstermek, korumak ve gerçekleştirmek. Bu haklar şunları içermektedir: Örgütlenme özgürlüğü ve toplu sözleşme hakkı, zorla çalıştırılma veya çocuk işçiliğinden korunma hakkı, ayrımcılık ve yabancı düşmanlığından korunma hakkı, eşit değerde işe eşit ücret ve ücret ve gelir koruma mekanizmalarına erişim, yeterli barınma koşulları, sosyal korunma hakkı ve adalet mekanizmalarına erişim dahil olmak üzere insana yakışır iş koşulları hakkı.
- Hukuki statüden bağımsız olarak, işle ilgili hastalık ve yaralanmaları önlemek için mesleki ve birincil sağlık hizmetleri ve sosyal koruma sisteminin kapsamı, erişilebilirliği ve kalitesini iyileştirmek ve göçmen işçiler ve aileleri için olumlu sağlık sonuçları sağlamak. Sağlık hizmetlerinin sunulmasında epidemiyolojik faktörler ve kültürel, dilsel, yasal, idari ve mali engeller dahil olmak üzere her türlü erişim engeli ele alınmalıdır.
- Uyruk ve hukuki statüleri ne olursa olsun, göçmen işçilerin, COVID-19 ile mücadele ve aşılama planları dahil olmak üzere ulusal bağışıklama programına dahil edilmeleri, göç kontrolü ve sınır dışı edilme korkusu veya riski olmaksızın güvenli bir ortamda aşılama hizmeti almalarını sağlamak.
- Uluslararası insan hakları ve çalışma standartlarını onaylamak ve hak temelli ve toplumsal cinsiyete duyarlı ulusal emek göçü çerçevesi, sosyal koruma sistemleri ve yönetişim mekanizmalarını kabul etmek dahil olmak üzere çalışma yaşamında temel ilkeler ve hakları uygulamaya koymak.
- İşgücü piyasasının gerçek ihtiyaçlarını karşılamak için göçmen işçilerin becerilerinin daha da geliştirilmesi ve tanınması dahil olmak üzere göç ve istihdam politikalarının uyumlaştırılmasını desteklemek.
- ILO Adil İşe Alım Genel İlkeleri ve Operasyonel Kılavuzu’nun ve Uluslararası İşe Alım Dürüstlük Sistemi’nin uygulanmasını sağlamak; ki bu bağlamda özellikle istihdam büroları, işverenler veya işgücü aracılarının işe alım ücretleri veya ilgili giderleri göçmen işçilerden almasını veya onlara yüklemesini yasaklamak, ve örneğin işçilerin ödediği ücretler gibi konularda veri toplanmasına yatırım yapmak.
- İstihdam politikaları ve programlarını, başta kadınlar, gençler, ev işçileri ve düşük ücretli göçmen işçiler olmak üzere kırılgan durumdaki göçmen işçilerin özel ihtiyaçlarını dikkate alacak biçimde geliştirmek. Her türlü sömürü ve istismarı önlemek, raporlamak, ele almak ve etkin çözüm yolları sağlamak için özel önlemler alınmalıdır.
- Göçmenler, varış ülkelerinde ve döndüklerinde menşe ülkelerinde, kayıtlı ekonomide insana yakışır iş fırsatları ve istihdam edilebilirliğe sahip olmalarını, COVID-19 sonrası toparlanma kapsamında işgücü piyasalarına etkin biçimde yeniden entegre olmalarını sağlamak.
- COVID-19 ile mücadeleyi şekillendirmede tüm paydaşların bilgiye erişim ve katılımını sağlamak, aynı zamanda göçmen işçilere karşı ayrımcılık, yabancı düşmanlığı ve yaftalamayı ortadan kaldırmak.
- İnsan odaklı, hak temelli ve toplumsal cinsiyete duyarlı olacak biçimde ikili ve bölgesel işgücü göç anlaşmaları yapmak veya mevcut olanları güncellemek. İkili ve çok taraflı sosyal güvenlik anlaşmaları, uluslararası çalışma standartları doğrultusunda, göçmen işçiler ve ailelerine yönelik sosyal koruma hak ve faydalarına erişimi ve bu hak ve faydaların taşınabilirliğini sağlamalıdır.
Dikkat ve desteğimiz ile, en kırılgan durumda olanların acil koruma çabalarımızın merkezine alınmasını sağlamalıyız. Göçmen işçiler, hakları bakımından ve küresel kamu sağlığını korumak için COVID-19 ile mücadele ve toparlanma önlemlerine dahil edilmelidir. Bu kapsamda, hukuki göçmenlik statülerine bakılmaksızın, ulusal COVID-19 aşılama programlarına ücretsiz erişim dahil olmak üzere test, tedavi ve temel sağlık hizmetlerine eşit derece erişim yer almaktadır.
Küresel salgın ayrıca, geçici işlerde ve kayıtdışı ekonomide çalışan milyonlarcası dahil olmak üzere çok sayıda göçmen işçinin, işçi olarak korunmadığını da gözler önüne sermiştir. Göçmen işçiler işten çıkarılan ilk kişiler arasında yer almış ve çoğu zaman kendilerine ödenmesi gereken ücretlerini talep edememiş ve düzensiz göçmen statüsüne düşmüştür. Ayrıca, sosyal koruma ve ekonomik teşvik önlemleri, sağlık hizmetlerine erişim ve hastalandığında mali yardım korumasının dışında bırakılmıştır. Sonuç olarak birçok göçmen işçi, trajik biçimde, yoksulluk ve gıda güvensizliği ile karşı karşıya kalmakta ve iş, barınacak yer veya ülkelerine dönüş olanaklarından mahrum kalmakta veya zorla ülkelerine gönderilmektedir.
Küresel salgın öncesinde dahi, göç politikalarının bölünmüşlüğü ve insan ve çalışma haklarına yönelik ihlaller, birçok göçmen işçi ve ailelerinin günlük gerçekleri olmuştur. Ücret ayrımcılığı ve becerilerin tanınmaması birçoğu için halen devam etmekte, yukarı hareketliği engelleyerek eşitsizlikleri daha da kötüleştirmektedir. Kanıtlar, kadın göçmen işçilerin hala gerek göçmen gerekse ülke vatandaşı erkek işçilerden daha az kazandığını ve cinsiyete dayalı ücret açığının bazı ülkelerde yüzde 20’nin üzerinde olduğunu göstermektedir.
Geçen yıl boyunca birçok ülkenin vize uzatma, düzenli göçmen statüsüne geçirme ve işgücü hareketliliği programları vasıtasıyla göçmen işçileri korumaya yönelik olumlu adımlar atmış olması övgüyü hak etmektedir. Bu önlemler, bazı göçmen işçilerin düzensiz statüye düşmesini engellemiş ve haklarını ve onurlarını korumalarına yardımcı olmuştur. Birtakım ülkeler, göçmen işçilerin, statülerine bakılmaksızın, sağlık ve diğer temel hizmetlere erişim haklarını koruma, saygı gösterme ve gerçekleştirme görevlerini kabul etmiştir.
Birleşmiş Milletler Göç Ağı, bu olumlu ve kapsayıcı önlemleri teşvik etmekte ve devletleri, bunlardan yararlanarak, çalışma yaşamında temel ilkeler ve haklar dahil olmak üzere uluslararası hukuk, insan hakları ve çalışma standartları doğrultusunda adil, etkin, güvenli ve düzenli işgücü göç sistemleri ve yönetişimi kurmaya davet etmektedir. Bu önlemler, devletlerin, “Güvenli, Muntazam ve Düzenli Göç hakkında Küresel Sözleşme”de insana yakışır çalışma koşullarını teşvik etmek ve göçmen işçiler ve ailelerinin haklarını korumak için üstlendikleri taahhütlerin yerine getirilmesine yönelik bir adım olabilir. Bu taahhütlerin yerine getirilmesi, göç diyaloğuna, politika yapılmasına ve bu taahhütlerin uygulanması, izlenmesi ve değerlendirilmesine katkıda bulunmaları için göçmen işçileri ve başta işveren ve işçi örgütleri olmak üzere sosyal ortaklarını güçlendirecektir.
Bugün bir dönüm noktasındayız. Dünya, küresel COVID-19 krizinin ardından daha iyi yeniden inşa etmeye çalışırken, salgın sonrasındaki daha sürdürülebilir, eşit ve dayanıklı dünyada göçmen işçilere insana yakışır iş sağlama çabalarımızı iki katına çıkarmalıyız.
1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nü kutlarken, gerçek değişimlere yönelik taahhütler aracılığıyla dünyadaki 164 milyon göçmen işçiyi kutlamamızda bize katılın.
Birleşmiş Milletler Göç Ağı, “Güvenli, Muntazam ve Düzenli Göç hakkında Küresel Sözleşme”yi uygulamaları, takip etmeleri ve gözden geçirmeleri konusunda üye devletlere, sistem genelinde etkin, zamanında ve eşgüdümlü destek sağlamak için kurulmuştur. Ağ’ın görevi göç odaklı olmakla birlikte, devletler, bu tavsiyeleri, göçmenlik statülerine bakılmaksızın mülteciler ve sığınmacılar için de uygulamaya ve herkesin insan haklarını eşit biçimde korumaya davet edilmektedir.
Daha fazla bilgi için:
ILO
Adam Bowers
+41 (0)22 799 63 48
newsroom@ilo.org
BM Göç Ağı (sekreterya)
Florence Kim
+41797480395
fkim@iom.int